1 Nisan 2013 Pazartesi

Sören Kierkagaard - Baştan Çıkarıcının Günlüğü

Sören Kierkagaard hakkında hep latif sözler duymuş iken kütüphanede rastlayınca bi alayım da bakayım dedim. Dedim...

Valla ne buldum derseniz azıcık eski sevgiliye bok atma, azıcık böbürlenme, bolca da çapkınım hovardayım yirmi dört ayardayım halleri buldum. Sanırım o latif sözleri söyleyenler bu kitabı kast etmemişlerdi diyor, kitap hakkında fikir verebilecek bir bölüm ekliyorum. 

"Onun şu anki tutkusunu naif bir tutku olarak niteliyorum. Değişim olup da kendimi gerçekten geri çekmeye başlayınca beni büyülemek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Bu amaç için elinde erotizmin bizzat kendisinden başka araç yoktur, yalnız erotizm bu kez bambaşka bir ölçekte ortaya çıkar. Bana karşı kullanacağı bir silah olur o zaman. Bende ise, yansımış tutku vardır. O kendisi için savaşır, çünkü bende erotizmin var olduğunu bilir; beni yenmek için savaşır benimle. Kendisi de erotizmin daha yüksek bir biçimine ihtiyaç duymaktadır. Onu harekete geçirerek kuşku duymasını öğrettiğim şeyleri anlamasını, şimdi soğukluğum öğretiyor ona; ama bunu kendisinin keşfettiğini sanacak şekilde yapıyor. Böylece beni şaşırtarak tuzağa düşürmek ister; cesarette beni geçtiğine ve bunun beni onun tutsağı yapacağına inanmak ister. O zaman tutkusu kararlı, enerjik, kesin ve diyalektik; öpüşü tam ; sarılışı tereddütsüz olur. Bende özgürlüğünü arar ve ben onu ne denli sıkıca kuşatırsam özgürlüğünü daha iyi bulur. Nişan birden bozulur. Bu olay olduğunda biraz beklemesi gerekecektir, bu vahşi kargaşadan hiçbir şey çıkmayacağını görmelidir. Tutkusu kendini yeniden yaratır ve benim olur."

(Dedikodu babında: Kitap beyefendinin hayatından izler taşıyor. Abi... sen on yedi yaşındaki kızı kendine aşık et, nişanlan, ayak oyunlarıyla nişanı bozdur, ortadan kaybol, kızcağız yana yakıla seni arar iken efendim sonra da otur kitabını yaz. Sana adam olamazsın demedim Sören! Sana delikanlı olamazsın dedim la!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder