2 Nisan 2013 Salı

Can Dostum- Intouchables


Şöyle filmdi, böyle bi şeydi diye anlatmamı beklemeyin benden. Kitap notlarına göz atmışsanız öyle uzun boylu eleştiri yapabilecek kabiliyete sahip olmadığımı anlamışsınızdır. Benimkisi “izledim, sevdim, sen de beğenirsin belki” demekten ibaret.

Felçli zengin bir adam ve ona bakıcı olarak gelen ama sonradan hayatını değiştiren, sıkı dostu olan Afrika kökenli bir genç buradaki mevzu. Film gerçek, yaşanmış bir olaya dayanıyor.

Intouchables’de sevdiklerim:
İki başrol oyuncusu. Özellikle boynundan aşağısı felçli multi milyoner adamı oynayan François Cluzet’in yüzündeki o dingin, güzel gülümseyiş.
Filmin konusu buna elverse de melodrama asla prim vermeyişi.
Filmin sonundaki görüntü, kısacık. Ki, oğlum da ben de gözümüz dolarak izledik.  Oğlum “E, Fransızlar güzel film yapıyo işte” dedi. Ben de “Bak ya, hala sigara içiyo, adama bak. Aslanım benim” dedim.

Klasik hikâyeler vardır. Seveceğimiz baştan garantilidir. Evire çevire de olsa, konu ve kişiler de değişse biz aynı hikâyeyi izler, severiz. Bu da Polyanna hikâyesinin gerçek hayatta da yaşanmış bir örneği olarak izlenip sevilebilir. Bizde öyle oldu yani.

2 yorum:

  1. Bende izledim bu filmi, çok beğendim. İki tezat kişiliğin dostluğu müthişti! Yeni bloğunuz hayırlı ve bereketli olsun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Abartısız, rahat bir dostluktu değil mi?Teşekkürler :)

      Sil