İngiltere’nin güzel bir kasabasından geçen bir otoyol
yapılacaktır. Yapılması planlanan otoyol tam da kasabanın korusundan geçecek,
orada bulunan özel bir kelebek türü de tehlikeye girecektir. Çevreci gruplar
protesto için akın akın kasabaya gelir. Bir grup da daha başka bir yöntem
düşünerek insanları kaçırır ve otoyol yapımı iptal edilmezse rehineleri
öldüreceğini deklare eder. Ha bu arada, oralarda daha önce de otostopçu bir
genç kız öldürülmüştür. Adamımız Wexford ve ekibi bütün bu olayları çözmeye
çalışır.
Valla polisiye dediğin, eline aldınmıydı yemeyi içmeyi
unutturacak kadar sürükleyici olmalı bence. Bunda o yok. Belki karakter
çokluğundan, belki de o yan karakterleri etlendirip butlandırma işi pek de
becerilemediğinden, hele bir de isimleri fazla akılda tutmayan ben gibi bir
okuyucuya toslarsa roman, kim neyi ne zaman nasıl yaptıydı faslını akılda
tutmak zor oluyor. Son sahnede suçlu olduğu ortaya çıkan adamın kim olduğunu
geriye dönüp hatırlamaya çalıştım, o derece. Belki de bir filme alınır diye
yazılmıştır. Karakterleri görerek akılda tutumak için. Ha, sahi, aslında film
filan da olur yahu bu romandan. Biraz karanlık, ağır, ama romandan daha iyi
olur film olarak hatta bence.
Okurken belki siz daha çok haz alabilirsiniz ama benim iyi
niyetlice söyleyebileceğim tek şey şu: Geri dönüp baktığınızda, inceden, burjuva aptallığına yönelik bir eleştiri bulabilirsiniz. Bir de, kitaptan, çevreci
grupların ağaçlara kesilmelerini önlemek amacıyla büyük çiviler çakması
şeklinde bir eylem öğrendim, laf arasında onu da söyleyeyim. Yalnız zincirli
testereleri bozmak için yapılan bu iş ağacı kesmeye kalkan işçiyi fena
yaralıyor, aman dikkat.
Bir kaç yerde İngiltere'nin Tayland'la (filan), İngiliz polis teşkilatının kıta Avrupa'sındakilerle (filan) karşılaştırıldığı o haydi burun havaya cümlelere fena kıl oldum. Bu da benim öznel yorumum olsun. Süper centilmen polisin var İngiltere. Anladık. Tamam.